Sosyal Medya

Kürsü

Şangay NATO’ya rakip olabilir mi? - HASAN MESUT ÖNDER

Şangay Beşlisi, NATO ve Avrupa Birliği’ne alternatif olabilir mi? USTAD Güvenlik Uzmanı Hasan Mesut Önder, “Yükselen Asya’da Şangay İşbirliği Örgütü: Dünü, Bugünü ve Yarını” isimli kitabın yazarı Avrasya Uzmanı Ferit Temur’a sordu.



Åžangay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’nün (ŞİÖ) kuruluÅŸ amacı, geliÅŸim süreci ve mevcut durumu hakkında bilgi verebilir misiniz?
 
ŞİÖ, SSCB sonrasında Merkezi Asya’da ortaya çıkan sınır sorunları ve diÄŸer güvenlik riskleri karşısında Çin’in inisiyatifiyle Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında 1996 yılında Pekin merkezli kurulan bir bölgesel oluÅŸumdur. 1996-2001 yılları arası dönemde Åžanghay BeÅŸlisi adı verilen bu oluÅŸum vasıtasıyla üye ülkeler arasında sınır sorunları çözüldü. 2001 yılında Özbekistan’ın da katılımıyla Åžanghay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’ne dönüşen yapı, bu tarihten itibaren üç ÅŸer olarak tanımladığı terörizm, aşırıcılık ve ayrılıkçılıkla mücadele konseptini benimsedi. Güvenlik alanındaki iÅŸbirliÄŸinin özellikle DoÄŸu Türkistan’daki ayrılıkçı hareketi denetim altına almayı baÅŸaran Çin’e yaradığını söyleyebiliriz.
 
2001 sonrası dönemde öne çıkan bir diÄŸer iÅŸbirliÄŸi alanı da enerji odaklı ekonomik iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesidir. Kabaca ŞİÖ; bugün yeryüzündeki petrolün yüzde 25’ine, doÄŸalgazın yüzde 50’sine, kömürün yüzde 35’ine, kanıtlanmış uranyumun yüzde 50’sine, gayri safi milli hâsılada da dünyanın dörtte birine (yaklaşık 12,4 trilyon dolar) sahip. Enerjide en çok üreten ve tüketen ülkeler ŞİÖ’de. Ticaret hacmi doÄŸrusal oranda artan ŞİÖ’de ekonomik iliÅŸkilerin daha da geliÅŸtirilmesi adına Ä°ÅŸ Dünyası Konseyi ve Enerji Kulübü gibi iki alt birim oluÅŸturuldu. Ancak ŞİÖ’nün ekonomik yönünün reel potansiyelinin çok altında olduÄŸunu düşünüyorum.
 
Benzer ÅŸekilde beÅŸeri ve kültürel alanlarda da çeÅŸitli programlar düzenlenmekte. Bu kapsamda örgüt üyesi ülkelerde diploması geçerli olan ŞİÖ Ãœniversitesi kuruldu. Keza genç nüfus arasında iletiÅŸimin artırılması amacıyla Gençlik Konseyi yapılanması da mevcut…
 
Son zirvesinde Hindistan ve Pakistan’ın tam üyelik için resmi baÅŸvuruları kabul edilen ŞİÖ’de ÅŸu an Afganistan, Belarus, Ä°ran ve MoÄŸolistan gözlemci devlet; Ermenistan, Azerbaycan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka ve Türkiye ise diyalog partneri statüsünde bulunmakta.
 
STRATEJİK BİR YÖNELİM Mİ?
CumhurbaÅŸkanı’nın ŞİÖ çıkışı sizce AB’ye taktiksel bir gözdağı mı yoksa stratejik bir yöneliÅŸ olarak mı okunmalı?
 
Malumunuz, ülkemiz 15 Temmuz hain darbe giriÅŸimiyle büyük bir facianın eÅŸiÄŸinden döndü. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’da, 15 Temmuz’un arkasında Batılı ülkelerin olduÄŸu yönünde bir algı var. Bunun oluÅŸmasında Gezi Parkı protestolarından itibaren Türkiye’de meydana gelen bir dizi olayın arkasında bu güçlerin kendisini devirme planlarının bulunduÄŸuna dair duyduÄŸu derin kuÅŸkunun payı büyük. FETÖ yapılanmasının ABD menÅŸeili oluÅŸu, PKK gibi Türkiye’nin ulusal güvenliÄŸini tehdit eden örgütlerin Batı cephesinde gördükleri destek açık. 15 Temmuz sonrasında ABD ve AB’ye karşı güvensizlik doruk noktasına ulaÅŸmış durumda ve iliÅŸkiler tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Yine de ErdoÄŸan’ın son ŞİÖ çıkışını Türkiye’nin Avrasya’ya stratejik bir yönelimi olarak deÄŸil, AB’ye karşı diplomatik koz ÅŸeklinde deÄŸerlendiriyorum.
 
Ayrıca, Türkiye’nin ŞİÖ’ye deÄŸil tam üye olmak, diyalog ortaklığından gözlemci devlet statüsüne çıkmak için dahi hiç resmi baÅŸvurusu olmadı. Türkiye, ŞİÖ’deki konumunu güçlendirmek istiyorsa önce resmi süreçleri baÅŸlatmalı. Ancak NATO üyesi olan ve 50 yılı aÅŸkın süredir AB ile çeÅŸitli hukuki angajmanı bulunan Türkiye’nin salt teknik yönden ŞİÖ’ye tam üye olması çok zor.
 
ŞİÖ’NÃœN DIÅž TÄ°CARETTEKÄ° PAYI
ŞİÖ, Avrupa BirliÄŸi ve NATO’ya alternatif bir örgütlenme midir?
 
ŞİÖ’yü Türkiye için NATO veya AB’nin alternatifi gibi görmek ve bu yönde dış politika güncesi oluÅŸturmak ülkemizi öngörülemeyen risklerle dolu bir yola sokar. Zaten Türkiye için ŞİÖ’nün orta vadede NATO ve AB’ye alternatif olarak sunulmasının gerçekçi bir yönünün olmadığı kanaatindeyim. En basit karşılaÅŸtırmayla AB’nin dış ticaretimizdeki payı ile ŞİÖ’nünki arasında ciddi uçurum var. Dış ticaretimizin yüzde 50’si, ülkemizdeki doÄŸrudan yatırımın yüzde 65’i AB ülkelerinden; AB ile toplam ticaret hacmimiz 2015’te 142,6 milyar dolar. Aynı yıl ŞİÖ ülkeleriyle toplam ticaretimiz 56 milyar dolar, ithalatımız ihracatımızdan 6 kat fazla! Ayrıca ŞİÖ’nün ekonomik iÅŸlevselliÄŸi de baÅŸlı başına bir tartışma konusu. Çin’in ŞİÖ coÄŸrafyasında serbest ticaret bölgesi kurulması yönündeki talebine, bu devden duydukları kaygı nedeniyle Rusya ve Orta Asya ülkeleri direnmeye çalışıyor. ŞİÖ içi bu jeo-ekonomik rekabet, ticari potansiyeli akim bırakmakta.
 
Buna ek olarak AB kendi içerisinde kültürel anlamda müşterek Hristiyanlık deÄŸerleri temelinde ortak geçmiÅŸ, ortak gelecek uzlaşısı üzerine kurulmuÅŸken, ŞİÖ her biri kendine özgü tarihsel birikime haiz Slav, Çin, Hint ve Ä°slam medeniyetlerinden meydana gelen ve kimliksel aidiyet duyguları farklı olan karışık bir yapı. Ayrıca AB’ye nazaran ŞİÖ’nün kurumsallaÅŸma ve ortak dış politika üretme yönünde yapısal sorunları var.
 
NATO ile ŞİÖ’yü karşılaÅŸtırmak daha dengeli olur. Gözlemci devletlerin coÄŸrafi konumlarıyla birlikte ŞİÖ, DoÄŸu Avrupa–DoÄŸu Karadeniz–Kafkasya–Hazar–Orta Asya–Hürmüz BoÄŸazı–Umman Denizi–Bengal Körfezi–Güney Çin Denizi havzalarına hitap eden devasa bir örgüt. Bu jeopolitik boyut ŞİÖ’ye, hem küresel bir askeri strateji gütme hem de uluslararası ticaret güzergâhlarında/enerji projelerinde rol oynama imkânı sunuyor. 3 milyarı aÅŸkın nüfusuyla dünyanın en kalabalık ordularını ve nükleer silaha sahip dört ülkeyi kapsayan ŞİÖ’nün askeri teknolojideki altyapısı gayet iyi. ŞİÖ resmen kendisini askeri bir blok olarak tanımlamasa da belirli dönemlerde terörle mücadele gerekçesiyle askeri tatbikatlar yapmakta. Bu tatbikatların askeri boyutu incelendiÄŸinde daha geniÅŸ harekâtlara yetecek düzeyde olduÄŸu aÅŸikâr. Bu daha çok ABD’nin Avrasya’daki askeri varlığına gözdağı amacı taşımakta. Rusya ve Çin’in NATO’dan duydukları ortak tehdit derinleÅŸirse ŞİÖ gelecekte pekâlâ NATO’ya rakip olabilir.
 
Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından gerçek anlamda stratejik akla dayanan çok yönlü ve boyutlu bir dış politika izlemesi ve bu sayede orta vadede önce bölgesel, uzun vadede de küresel düzlemde gücünü artırabilmesi için ŞİÖ ile iliÅŸkilerini diyalog partnerliÄŸinden gözlemci devlet statüsüne çıkartarak kurumsallaÅŸtırması yerinde bir adım olacaktır. Tabi ŞİÖ gündemini NATO veya AB’ye alternatif olarak yürütmemek kaydıyla. Tarihte Sultan II. Abdülhamit ile Atatürk dönemi dış politikamız buna uygun örnekler.
 
Türkiye’nin ŞİÖ üyeliÄŸinin yaratacağı riskler ve fırsatlar neler?
 
Türkiye’nin kısa vadede ŞİÖ’ye tam üyeliÄŸi hedeflemesi; NATO destekli bir askeri darbe, Batı’nın ekonomik yaptırımları, diplomatik izalosyon, PKK ve DAEÅž terör örgütlerinin saldırılarında artış gibi ciddi tehditleri tetikler. ŞİÖ tarafından ise Çin mallarının pazarımızı daha fazla iÅŸgali, enerjide Rusya’ya bağımlılığın artması, ekonomi-politik gücün Batı’dan Asya Pasifik bölgesine kayma sürecinde olası Batı–DoÄŸu kutuplaÅŸmasının ortasında kalma gibi riskler oluÅŸabilir.
 
Öte yandan Ankara’nın ŞİÖ’de tam üyelik yerine gözlemci devlet statüsü elde etmesi ve stratejik akılla iliÅŸkilerini geliÅŸtirmesi, NATO’ya girdiÄŸi tarihten bu yana Batı kıskacındaki jeopolitik kuÅŸatmayı yaracak ve ulusal çıkarlarını Batı’ya karşı savunabilecek bir Avrasya ekseni kazandırır. ŞİÖ; 3 milyarı aÅŸan bir kitleye kamu diplomasisi, çok taraflı diplomasi, terörizmle mücadelede ve savunma sanayi alanında yeni paydaÅŸlar, jeo-ekonomik açılım, uluslararası projelerde yer alma fırsatları demek.
 
BATI KARÅžITI SÄ°YASÄ° AKIMLAR
Batı’ya tam entegre bir Türkiye’nin DoÄŸu’ya yönelmesi için altyapı oluÅŸturması gerekmiyor mu?
 
Batı’ya eklemleniÅŸimizin 200 yıllık bir tarihi var. 1952’de NATO’ya üye olmamızla bu süreç hegomonik bir boyut kazandı. Böylece TC’nin stratejik kodlaması Sovyet Rusya karşıtı, salt NATO’cu olageldi. Ãœlkemizde Batı’dan esinlenmeyen siyasal akım hemen hemen yok. Batı karşıtı siyasi akımların da iktidara gelmesi hep engellendi. Stratejik kurumlarımızda Batıcı olmayan kiÅŸiler tasfiye edilir. Bilim camiamız, en profesyonel ticari kuruluÅŸlarımız, enformasyon sektörümüz Batı eksenlidir.
 
ŞİÖ veya genel olarak Avrasya’ya dair bilgimiz ve algımız çok yetersiz. ŞİÖ ülkelerinin dilini, edebiyatını, tarihini, sosyolojisini, siyasetini iyi bilen kaliteli uzmanımız hemen hiç yok. Bu ülkeleri Batı üzerinden takip ediyor ve anlamaya çalışıyoruz. Oysa medeniyetsel kodlarımızın kökleri burada… En basitinden, Türkiye’de ŞİÖ hakkında YÖK kayıtlarında toplam 11 tez ve ÅŸahsıma ait tek kitap var, Avrasya Ekonomik BirliÄŸi (AEB) hakkında sadece bir tez var ve hiç kitap yok. Dahası Türkiye’nin öncülüğünde kurulan Türk KeneÅŸi, Türksoy gibi örgütlere dair ne bir tez ne de bir kitap çalışması yok. Buna karşılık AB ve NATO ile ilgili binlerce çalışma var. Dolaysıyla ilgi ve bilgimizin bir hayli kopuk olduÄŸu bir coÄŸrafyaya dair böylesine tarihi nitelikli ani kararlar verecek yetkinlikte deÄŸiliz. Karar alma mekanizmasında bırakın profesyonel ekibi, tek bir tane ŞİÖ uzmanı yokken dış politikada böyle bir hamleye kalkışmak beraberinde ciddi hataları getirir.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.